Turizm Forum
Sitemizin Tüm avantajlarından yararlanmak ve sadece üyelere sunduğumuz özelliklere erişmek istiyorsanız. 30sn. den az zaman harcayarak üye olabilirsiniz.

Join the forum, it's quick and easy

Turizm Forum
Sitemizin Tüm avantajlarından yararlanmak ve sadece üyelere sunduğumuz özelliklere erişmek istiyorsanız. 30sn. den az zaman harcayarak üye olabilirsiniz.
Turizm Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Portal
Haber Sayfası

Forum

Otel Bul

Uçuş Bul

Hakkımızda

Turizm ve Ulaşım Siteleri Top Travel blogs Yandex.Metrica
Eklentiler

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» Saklı Cennet Mencuna
Baltrum Anıları EmptyC.tesi Şub. 02, 2013 10:17 pm tarafından Admin

» Forum için adres değişikliği
Baltrum Anıları EmptyC.tesi Şub. 02, 2013 9:40 pm tarafından Admin

» Araplar Evleri Tercih Ediyor
Baltrum Anıları EmptyC.tesi Ara. 15, 2012 11:40 am tarafından Admin

» Ruslar 2,4 milyar dolar harcadı!
Baltrum Anıları EmptyC.tesi Ara. 15, 2012 11:38 am tarafından Admin

» Genel Turizm Dersi Videoları
Baltrum Anıları EmptyPerş. Ara. 13, 2012 11:07 pm tarafından Admin

» cak bileti
Baltrum Anıları EmptyPerş. Ara. 13, 2012 11:02 pm tarafından Admin

» Forumumuza Bölüm Yöneticileri Aranmaktadır.
Baltrum Anıları EmptyPerş. Ara. 13, 2012 10:56 pm tarafından Admin

» Rusça Yazılış Okunuş Bilgileri
Baltrum Anıları EmptyPtsi Ağus. 13, 2012 12:50 pm tarafından Admin

» Turizm Kariyer Siteleri
Baltrum Anıları EmptyPtsi Ağus. 13, 2012 11:55 am tarafından Admin

RSS akısı


Yahoo! 
MSN 
AOL 
Netvibes 
Bloglines 



Baltrum Anıları

Aşağa gitmek

Baltrum Anıları Empty Baltrum Anıları

Mesaj tarafından Bilge Turist Paz Tem. 22, 2012 1:01 pm

1. Bölüm

2010 yılının yazı henüz Antalya'yı ısıtmaya başlamamıştı ama yaz iyiden iyiye kendini hissettirmekte, sahiller yerli yabancı insanların oluşturduğu renkli çiçek demetlerini andırmaktaydı. İşte tam olarak böyle bir günde - 18 Mayısta - öğrenmiştim Almanya'ya gitmeye hak kazandığımı. Okulda yapılan ve hocamın zoruyla girdiğim Almanca mülakatını geçmiş, Almanya'dan gelen sözleşme listelerine bakmaktaydım, mülakatın üstünden geçen onca ayın ardından. Beni heyecanlandırması gereken bu haberi - biraz da umursamazca - gülümseyerek karşılamıştım. Okulda astıkları listede tek başıma gittiğimi düşündüğüm ufak bir ada isminin karşısında ismim görünüyordu. Hatta haritada gözükmeyecek kadar küçük bu adayla ilgili internette bile çok bilgilin yer almadığını ilerleyen günlerdeki merakımın artmasıyla fark etmiştim. Heyecanım gideceğim adanın küçüklüğüyle paralel az olmasına rağmen içimde bastırdığım merak giderek zihnimin her köşesine yayılmaya başlıyordu.

Ayın 25'ine kadar hissetmediğim heyecan duygusu birden ve gereksiz yere vize görüşmesi için gittiğim İzmir konsolosluğunun ufak ama sempatik sıra bekleme odasında kendini gösteriyordu. Benden önceki kişilerle yapılan konuşmaların, o kişilerin teker teker azarlanarak reddedilmesi içimdeki heyecanı artırıyor ve savunma mekanizmalarımı içgüdüsel olarak çalıştırmama sebep oluyordu. Yüzümün giderek ciddileşip, gözlerimin parlamaya başladığı inancı damarlarıma yayılarak, heyecanımı tahammül edilebilir düzeyin bile altına indirmişti. Ne garipti insan doğası? Başkalarının karşısında kul gibi ezilmekten çekindiği için kendi tanrısını yaratıyordu içinde.

Bilge Turist

Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 21/07/12

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Baltrum Anıları Empty Geri: Baltrum Anıları

Mesaj tarafından Bilge Turist Paz Tem. 22, 2012 1:04 pm

O kadar heyecanın üzerine vize görüşmesinin olumlu geçmesi ve 10dk bile sürmemesi sakinleştirmişti üzerimdeki ruh halini. Zaten bundan sonraki süreç daha hızlı gelişecekti. Zira 4 gün sonra pasaportum schgen vizesi basılmış bir halde elimde duruyordu. Aslında biraz acelem olduğu için pasaportu almaya dağıtım ofisine bizzat kendim gitmiş, mesai saatlerinin ilk dakikalarında çalışanları rahatsız etme lütfuna ermiştim. İlk yurt dışı “seyahatime” en değerli vizelerden biri olan multi schengen vizesine sahip biri olarak başlayacaktım.

Yazın sıcaklığı kendini iyiden iyiye hissettirirken uçak biletimi 60 Euro’ya bulmanın rehaveti altında uçuşumu beklemeye koyulmuştum. İnternette 42 Euro olan uçak biletini kredi kartımın azizliği yüzünden acenteden 60 Euro’ya almak biraz dokunmuş olsa da yeterince ucuz bir biletle Antalya-Bremen arası direkt uçacaktım. Havaalanına sırt çantam ve evraklarımı yerleştirdiğim evrak çantamla geldiğimde uçuşa 3 saatten biraz fazla kalmıştı. Yurt dışı uçuşlarda 2 saat kadar önce check-in’e girme koşulunun özellikle gece uçuşlarında insanları bir hayli yıpratmakta olduğu gerçeğini o gece(sabaha karşı) daha iyi anlamıştım, gelecekte de bir çok kez anlayacağım gibi…

Nihayet uçağın koltuklarında yerimi bulup oturduğumda çok beklemeden motorların çalışma seslerinin duymaya başladık bütün yolcularla beraber. Bir Türk şirketiyle uçtuğum için uçakta çok az miktarda yabancı vardı ve etrafta memleket manzaralarını görmek çok kolaydı. Motorlar çalışmaya başladıktan sonra kimileri dua ediyor, kimileri gözlerini kapatıp elindeki ilacı içmeye çalışıyor, çocuklar meraklı gözlerle etrafa bakıyor ve uçmaya alışkın olduklarını düşündüğüm kişilerse gayet sakin bir ruh haliyle oturuyor ya da önlerindeki sepetten buldukları mecmuaları okuyorlardı. Ben de uçağın kalkışını unutmuş etrafımdaki insan manzaralarına kapılmıştım. Uçak kalkarken merakım azalmış ve gökyüzünde olmanın gururuyla dolmuştu içim aynen 3 saat sonra uçağın inişinde başarılmış bir görevin ardından hissedilen gururla dolmasına benzer şekilde. İnsan doğası bir işe başlarken ve o işi başarıyla tamamladığında benzer şeyleri mi hissederdi acaba? Gurur bu duyguları kapsayan yegane kelime miydi? Lakin bu konuda çok önemli bir ayrım yapmamız gerekiyor ki cevabımızı bulmakta güçlük çekmeyelim. İnsanoğlunun kalkıştığı işlerde 2 temel hedefi vardır kanımca… Bunlardan ilki başladığı işi başarıyla bitirmek, ikincisi de başladığı(ya da iradesi dışında başlatıldığı) işin bir türlü sonunun gelmemesini istemek. Gurur bu iki temel ayrımda da hükmünü devam ettiriyor kadim yıllardan beri; tek ayrımı bir yolda kendini kral, diğer yolda kendini korkak suretinde göstermesi.

Gökyüzünde olmanın gururuyla ilerlerken Avrupa’da hava koşullarının değişik olduğunu hemen anlamamız mümkündü. Bulutlar sıklaşmaya ve kararmaya başlamıştı. Sonunun ya da başının nerede olduğu bilinmeyen çok büyük bir pamuk şekerinin hemen bitişiğinde gezinen mikro organizmalardık sanki uçarken. Kaptanın karizmatik ve 3 dilde de aynı dili konuşuyormuş gibi aynı fonetiği kullandığı anonsunun ardından inişe geçtiğimizi biliyorduk artık. İçimizde aşık olduğumuzda ya da salıncakta sallanırken hissettiğimiz duygu kıpırtıları oluşmaktaydı. Aşk ruhun titreşimlerinden oluşan bir duygu yoğunluğu olabilir miydi acaba? Saçma bir sonla bağlamak gerekirse, uçakta kendi iradesi dışında alçalan/yükselen bedenimizi yakalamakta güçlük çeken ruhumuz bize aşkla aynı duygularımı hissettiriyordu? Yani bedenimizi yakalamak için geç kaldığı zaman aralığı, aşık olduğunda yaşadığı titreşimler arası zaman aralığına eşit miydi ruhun?

Bremen şehri aşkla yaklaşıyor ve giderek gözümde daha şirin bir surete bürünüyordu. Birkaç dakika sonra Bremen havaalanına indiğimizde, pilotlar için inişlerin kalkışlardan daha zor olduğunu anlamıştım.
Devam edecek

Bilge Turist

Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 21/07/12

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz